İş dünyasında öne çıkmanın ilk adımı: Üniversite


Çok değil, iki ay sonra ÖSS stresini daha yeni üzerlerinden atmış gençler yepyeni bir dünyaya adım atacak. Sınava hazırlanırken meslek edinme, iş bulma gibi kaygılar öne çıksa da yüksek eğitimin kişiliğin olgunlaştığı çağa denk gelmesi üniversiteyi başka bir yere taşıyor. İzmir Ekonomi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Attila Sezgin’in deyişiyle ‘Üniversiteyi kazanmak ülkemizde halen bir sonuca ulaşmak olarak algılansa da aslında bir başlangıç.’ Sezgin üniversitede geçirilen sürede kişinin hem akademik hem sosyal hem de kültürel anlamda kendisini gelecek 20-25 yıl için hazırladığını söylüyor.

Okula başlayınca belki derslerden başını kaldıramayan, arkadaş ve ‘kantin’ ortamına kendini kaptırıp bu sürenin nasıl geçtiğini anlamayanlar olacak ama üniversite yıllarına sığdırılabilecek o kadar çok şey var ki... Yalnız 3. sınıfta değil her yaz tatilinde staj yapıp kendinizi geliştirebilir, Rusça ya da Çince öğrenebilir, öğrenci kulüplerinde hiç bilmediğiniz bir alanı keşfedebilir ya da gönüllü çalışmalarla hayatı tanıyabilirsiniz. Üniversiteye başlayacaklar için önerilerini ve kendi çalışmalarını anlatan akademisyenler, iş dünyası ve insan kaynakları uzmanları da aynı görüşte birleşiyor: “Üniversite dönemini boş geçirmeyin!”

'ASYA DİLLERİ VE RUSÇA ÖNEMLİ'

Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Attila Aşkar: "Öğrencilerin kendini geliştirmesi, toplumu ve dünyayı tanıması lazım. İnisiyatif alan ve takım olarak çalışabilen kişiler olmalılar. Staj çok önemli. Stajın iş hayatının yararına olduğu anlaşılmalı; fireyi azaltır, yetenekleri ve zaafları önceden tanır ve hatta deneyimlerini üniversitelere aktararak ihtiyaca cevap verir profilde mezunlar çıkmasını sağlar. Bizim Koç şirketleriyle bazı protokollerimiz var ama öğrencilerimiz sadece bununla sınırlı değil, farklı şirketlere de gidiyorlar. Gönüllü çalışarak da öğrencinin ufku genişler; ihtiyacı olanlara bir şeyler vermenin hazzının yanı sıra topyekûn ilerlemenin de ancak böyle olacağını görür ve daha sağlam ilerlemek için altyapı geliştirir. Ayrıca iki yarım dil bilmek yerine, bir dili tam bilmek daha önemli. İkinci bir dil olarak Avrupa dillerinden ziyade Asya dilleri ve Rusça daha önemli. Arapça da ilginç bir dil olabilir. Japoncadan ziyade Çinceyi tavsiye ediyorum."

'SORGULAYAN BİREYLER OLMALILAR'

Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tosun Terzioğlu: "Çağımızın meslekleri, disiplinlerarası düşünme yeteneği gelişmiş, sorunlara farklı bakış açılarıyla yaklaşabilen, sorgulayan bireyler yetiştirilmesini gerektiriyor. Öğrencilerin üniversitede de bu nedenle iyi çalışması lazım. Öğrencilerin her alanda yetkin ve kendine güvenen, çok boyutlu ve bağımsız düşünce yeteneğiyle donanmış, toplumsal sorumluluk bilincine sahip bireyler olarak, üniversitede öğrendikleri kuramsal bilgileri, kurum ve kuruluşların oluşturdukları projeler doğrultusunda uygulama alanına aktarmaları gerek. Bu yüzden tüm öğrencilerimizin 1. sınıftan itibaren farklı kurum ve kuruluşlarda staj yapmalarını teşvik ediyoruz. Sanayiyle işbirliği içinde çalışarak gerçek hayatta karşılaşacakları problemleri daha okuldayken çözmeye başlamalarını sağlıyoruz. Ayrıca gönüllü çalışmak artı bir değer yaratır. Üniversitemizde de bir toplumsal duyarlılık projesinde görev almak her öğrenci için bir zorunluluk."

'TEK BOYUTLU OLMASINLAR'


İzmir Ekonomi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Attila Sezgin: "Öğrencilere tavsiyem, zamanı iyi kullanmayı, planlı, programlı yaşamayı üniversitede öğrensinler. Tek boyutlu olmasınlar. Dersler, stüdyolar, atölye ve laboratuvarlar dışında kütüphanelerde de vakit geçirsinler. Değişim öğrencisi olarak yurtdışında en az bir dönem okusunlar. Bizim tüm akademik programlarımızda uygulama çalışmaları öncelikli, 'Embryonix' projesi kapsamında da yaratıcı ve özgün fikirler öğrenciyken hayata geçiriliyor.

İş dünyası kendini çok boyutlu yetiştirmiş kişileri istiyor. Bu çok boyutluluğun önemli öğelerinden biri de sosyal olarak gelişmek. Bu ise ancak bir karşılık beklemeden gönüllü hizmet etmekle olur. Biz de 'öğrenci dekanlığı' bünyesindeki 50’ye yakın öğrenci kulüp ve toplulukları vasıtasıyla öğrencilerimizin sosyal ve kültürel boyutlarını geliştirmeye çalışıyoruz."

'ÜNİVERSİTELERDEKİ TEKNOLOJİ SANAYİYLE BULUŞMALI'

ODTÜ Rektörü Ural Akbulut: "Tüm üniversite öğrencilerine tavsiyem; derslerinin yanı sıra kültürel, sosyal ve sportif etkinliklere mutlaka vakit ayırmaları. Tüm öğrenciler en az bir spor branşında kendilerini geliştirsin, bir hobi edinsin ve okullarında düzenlenen bilimsel veya sosyal bir organizasyonda aktif rol alsın. Diğer taraftan üniversite-sanayi işbirliğini ileri düzeylere taşımak için üniversitemizin örnek bir uygulaması da bulunuyor. Öğrencilerimizin bir bölümünün mezun olduktan sonra iş kuran, istihdam yaratan insanlar olmalarını sağlamak amacıyla bir girişimcilik merkezi kurduk. Üniversitelerimizdeki ileri teknolojiyi sanayiyle buluşturursak önümüzdeki 10 yıl içinde ülkemizin birçok kentini çok önemli bir noktaya getirebiliriz. OSTİM ile ODTÜ ve ODTÜ-Teknokent arasındaki karşılıklı işbirliği bir süredir aktif olarak devam ediyor."

http://www.insankaynaklari.com

No comments: