Şampiyonlar Ligi'nde kötünün iyisi kura...

Fenerbahçe ile Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'ndeki rakipleri belli oldu. Fenerbahçe G Grubu'nda Inter, PSV ve CSKA Moskova ile eşleşti. Beşiktaş'ın rakipleri ise A Grubu'nda Liverpool, Porto ve Marsilya oldu... Fenerbahçe ilk maçta İstanbul'da Inter'i ağırlayacak, Beşiktaş ise Marsilya deplasmanına gidecek.



A GRUBU B GRUBU C GRUBU D GRUBU
Liverpool Chelsea Real Madrid Milan
Porto Valencia Werder Bremen Benfica
Marsilya Schalke Lazio Celtic
BEŞİKTAŞ Rosenborg Olympiakos Shakthar Donetsk

E GRUBU F GRUBU G GRUBU H GRUBU
Barcelona Manchester United Inter Arsenal
Lyon Roma PSV Eindhoven *Sevilla/AEK
Stuttgart Sporting Lizbon CSKA Moskova Steaua Bükreş
Glasgow Rangers Dinamo Kiev FENERBAHÇE Slavia Prag

* Sevilla - AEK (2-0) maçı 3 Eylül'de

Anahtar CSKA
Kanarya garip bir gruba düştü. Temsilcimizin grubu, favori inter’e rağmen kafa karıştırıcı. İlginç maçlar yaşayacağız. ‘Kilidi CSKA çözecek’ diyebilirim Fenerbahçe garip bir gruba düştü. Aylardır ‘Adriano Fenerbahçe’de’ veya ‘Caner CSKA’da’ diye değil! Ne yapacağını kestiremeyeceği üç rakibi var. Yani kendince doğru planlar oluştursa ve doğru uygulasa da işe yaramayabilir. Ya da tam tersi! Beklemediği anlarda, beklemediği puanları alabilir. Bir teknik direktör ve takımın canını sıkacak en sevimsiz tablolardan kısacası... Rakibin suretinin belirsiz oluşu. Her sene Türk takımıyla eşleşmeyi adet haline getirmiş PSV tekrar karşılarında... Doğrusu bu kadar eğlenceli ve çeşnili organizasyonda sık sık aynı takımları izlemek bizler açısından da sıkıcı... PSV, 2 yıl önce iç sahada yenip dışarıda yenildikleri takım kadar etkili değil (Fenerbahçe de farklı). Tüm bölgelerinden temeli oluşturan isimleri kaybettiler. En önemlisi de teknik direktör Hiddink devrini kapatıp Koeman’la yeni döneme başladılar.

Eski Doğu Bloğu ekolü

Hani Liverpool veya Real Madrid mi, yoksa CSKA mı deseniz, tereddütsüz CSKA’yı reddederdim. Ne yapacağı ve ne olduğu kestirilemeyen (ama üst düzey takımlara asla dişini geçiremeyen), deplasmanda her türlü sürprizi ve sinir bozucu ortamı yaşama ihtimalinizin olduğu, bozmaya dönük felsefenin kalıntılarıyla can sıkabilecek eski ‘Doğu Bloku’ ülkesi takımlarla eşleşmek tatsızdır. Hele berbat kış dönemi deplasmana gitme ihtimaliniz varsa. Bu takımın üstünde 2005 UEFA ½ampiyonu yazıyor. Geçen sezon Arsenal-Porto-Hamburg grubunu zorladılar, futbol açısından fazla bir şey sunamadan. Arsenal’den koparttıkları 4 puan olağanüstülüklerle dolu olsa da, istedikleri skorlara ulaştılar. Ama oradan sıçradıkları UEFA’da ilk elemede Haifa’ya geçildiler.

Bilinmezlik söz konusu

Inter’i Fenerbahçe’nin 5 sene önceki dönemlerinin en kötü versiyonu olarak görürüm. Teknik direktörü her zaman futbolcuya ezdiren ve transfer politikaları tutarsızlığıyla futbolcu müzesine dönen, istikrar mantığından uzak, asla kurtuluşu bulamayacakmış gibi duran bir kulüp. Mancini 4. sezonunu devirerek tarihe geçti. Hayranlık verici futbolcuları var. Problemleri ve iç çekişmeleri hiç bitmiyor. ½ampiyonlar Ligi’nde hırs yapmalarına rağmen hep mutsuz oldular. Neyi yanlış yaptıklarını çözemeden ve düzeltemeden yeni sezona giriyorlar. Yine de italyan takımı ve lig şampiyonu işte. Üst turlarda, kendilerine denk veya daha kuvvetli takımlara henüz diş geçiremeseler de, diğer rakiplere karşı en zor durumlardan dahi sıyrılmayı başardılar. Rakiplerine bakarak Beşiktaş için çok net ‘en azından üçüncülüğü elde eder’ diyebilir, ötesini de zorlayacağını söyleyebilirim. Ama Fenerbahçe’nin grubu, favori Inter’e rağmen kafa karıştırıcı. ilginç maçlar yaşayacağız. CSKA anahtar olacak.
Ebru Köksaldı / FANATİK GAZETESİ



Rakip Porto
Liverpool birincilik için en büyük aday. Marsilya sezona kötü girdi. Kartal’ın Portekiz şampiyonu ile oynayacağı iki karşılaşma grubun kaderini belirler Konuya klasik bir söylemle girelim: “Artık bu safhaya gelmiştakımlar için kolay rakip, zor rakip ayrımı olamaz.'' Beşiktaş’ın, diğer gruplara bakıldığında orta zorlukta bir grupta yer aldığını ifade edebiliriz. Siyah-Beyazlılar’la eşleşen üç takımın da ortak özelliği son 15 yıl içinde birer kez Şampiyonlar Ligi’ni kazanmaları... Marsilya 1993, Porto 2004 ve Liverpool da 2005 yıllarında bu başarıya ulaştı.
Liverpool gücüne güç kattı Grubun kağıt üzerinde en güçlü takımı olan Liverpool son üç yılda iki kez final oynayan kadrosuna Torres, Voronin, Benayoun, Babel ve Leiva’yı katarak, iyice güçlendirdi. Hatta belki de Avrupa’nın en efektif takımlarından birini oluşturdu. Teknik direktör Rafael Benitez, rotasyonu seven bir çalıştırıcı. Kadrosundaki her oyuncuya maçın önemine göre şans tanımaya çalışıyor. Gerrard gibi dünyanın sayılı orta saha elemanlarından birini kadrosunda barındıran ‘Kırmızılar’ Avrupa’da şampiyonluk kovalayacak iki takım çıkarabilecek kapasiteye sahip.
Ribery gitti, böyle oldu...
Marsilya grubun istikrar konusunda en zayıf takımı. Bir türlü 90’lı yılların başında Boli, Desailly, Papin, Allofs, Abedi Pele, Deschamps ve Völler’li kadrosuyla yaşadığı o müthişbaşarılara ulaşamıyor. Zaten Fransa’da son dönemde Lyon hegamonyasını yıkacak bir babayiğit henüz ortaya çıkamadı. Geçen sezon da Ribery’nin olağanüstü performansı ve gayretiyle Devler Ligi vizesi aldı. Bayern Münih’e kaptırdıkları süper yıldızın eksikliğini bu sezon fazlasıyla hissediyorlar. Fransa Ligi’nin ilk 6 haftasında sadece 1 galibiyet alabilmeleri durumlarını ortaya koyuyor. Djibril Cisse etkili bir forvet, her zaman dikkat etmek gerekir. En önemli oyuncuları ‘yeni Zidane’ olarak gösterilen Samir Nasri orta alanda tam bir maestro...
Porto’da Mourinho etkisi Portekiz futbolunun önde gelen temsilcisi Porto üzerinde hala Mourinho’nun oluşturduğu sağlam futbol anlayışının esintilerini taşıyor. Cristiano Ronaldo kadar olması bile Quaresmo çok etkili bir oyuncu. Real Madrid’e kaptırdıkları Pepe savunma için çok önemli bir isimdi. Trabzonspor’dan aldıkları Stepanov onun yerini doldurabilir mi, tartışılır. Arjantinli Lucho, Mavi-Beyazlılar’ın organizatörü konumunda.
Liverpool favori olduğu grubu büyük ihtimalle ilk sırada bitirecektir. Marsilya şu anki form durumuyla yumuşak karınlı ve içeride yenilebilecek, dışarıda da puan alınabilecek bir takım görüntüsünde. Beşiktaş’ın gruptaki konumunu Porto ile oynayacağı maçlar belirleyecektir. Portekiz temsilcisinden alınacak 4 puan Siyah-Beyazlılar’ı üst tura taşıyabilir. Bu arada Beşiktaş, Liverpool ve Marsilya seyircileri düşünüldüğünde tribün açısından çok iyi maçlar olacağı söylenebilir.
Kaan Bora /FANATİK GAZETESİ

Dünyanın Merkezi İnşa Ediliyor

Dünyanın merkezini inşa ediyorlar...

http://laroussek.spaces.live.com adresindeki albümlerden görebilirsiniz...

Ağlamak istiyorum...

Yaw ne menem bişey bu vista... Tekrar yükleyeyim dedim ve herşey gitti...

Bütün flimlerim, resimlerim, programlarım kısacası herşey...

Vista da çalışan bildiğiniz bi recovery prog varsa gönderin bana

Beşiktaş: 1 - Konyaspor: 0 (Maç sonucu)

Turkcell Süper Lig’de, Beşiktaş ile Konyaspor arasında yapılan karşılaşmada, Beşiktaş 1-0'lık skorla kazanan taraf oldu.

İlk yarı

10. dakikada ceza alanın hemen önünde Bobo, topu ayağının içiyle Serdar
Özkan’ın önüne bıraktı. Bu futbolcunun bekletmeden attığı sert şutta kaleci Özden meşin yuvarlağı çeldi. Pozisyonu takip eden Bobo’nun ceza alanı içinden şutunda ise top savunmaya çarparak kornere çıktı.
11. dakikada sağ çaprazda Serdar Özkan’ın pasında topla buluşan ve şık
çalımlarla ceza alanına giren Ricardinho’nun şutunda, meşin yuvarlak kaleci Özden’de kaldı.
22. dakikada Neca’nın sol çaprazdan şutunda, kaleci Hakan topu kontrol
etti.
25. dakikada Serdar Özkan’ın sağdan ortasında ceza alanı içinde topla
buluşan Nobre’nin kafa vuruşunda, kaleci Özden son anda meşin yuvarlağı kornere çeldi. 27. dakikada Veysel’in sol çaprazdan ceza alanına girer girmez şutunda, top yan ağlarda kaldı. 37. dakikada Ricardinho’nun kullandığı serbest vuruşta altı pasta topla buluşan Bobo, istediği gibi kafa vuruşunu yapamayınca, savunma tehlikeyi uzaklaştırdı. Ancak savunmadan gelen topu kontrol eden Serdar Kurtuluş’un sağdan ortasında Bobo bu sefer güzel bir kafa vuruşuyla meşin yuvarlağı filelere gönderdi ve takımını 1-0 öne geçirdi. Karşılaşmanın ilk yarısını Beşiktaş 1-0 önde kapadı.

İkinci Yarı

51. dakikada Eren’in sol çaprazdan şutunda, top az farkla yandan auta
gitti.
58. dakikada Koray’ın sağdan ortasında ceza alanı içinde topla buluşan
Nobre, meşin yuvarlağı kafayla İbrahim Akın’ın önüne bıraktı. Bu futbolcunun ceza alanı içinden bekletmeden şutunda, top direkten döndü.
Dönen topu savunma kontrol etti ve tehlikeyi uzaklaştırdı.
61. dakikada Ricardinho’nun sağdan kullandığı korner atışında kafalardan
seken topu önünde bulan İbrahim Akın sert vurdu. Savunmadan seken topu altı pas sağ çaprazında önünde bulan Nobre topuk pasıyla meşin yuvarlağı Serdar Kurtuluş’un önüne bıraktı. Bu futbolcunun rakiplerden kurtulduktan sonra şutunda, meşin yuvarlak kaleci Özden’de kaldı.
63. dakikada Konyaspor’un atağında orta sahadan gelen topu sol çaprazda
yakalayan Murat’ın etkisiz şutunda, kaleci Hakan meşin yuvarlağı kontrol etti.
68. dakikada Kaue’nin soldan ortasında ceza alanı içinde Eren topla
buluşacağı anda kaleci Hakan topu kontrol etmek istedi, ancak Hakan topu elinden kaçırdı. Genç file bekçisi buna rağmen yerde olduğu anda topu kornere tokatlayarak, hatasını telafi etti.
Karşılaşmayı 1-0 kazanan Beşiktaş, lige galibiyetle başladı.

http://www.milliyet.com.tr/2007/08/11/son/sonspo20.asp alınmıştır !!!

Etkiye tepki!


Beşiktaş Yönetimi, Bursaspor maçına taraftar götüremezse, ilginç bir protesto gerçekleştirecek. Siyah - beyazlılar, protokol yerine açık tribünde maçı izleyecek




Bir yandan Türkiye Kupası'nı düşünen Beşiktaş, diğer yandan ligdeki Bursaspor maçını da gündeminden düşürmüyor. Özellikle yeşil - beyazlıların, lig maçına siyah - beyazlı taraftarı sokmayacağını açıklaması, Kartal'da tepkiye neden oldu.
Sezon başında, birbirlerinin maçlarına taraftar getirmemek üzerine bir centilmenlik anlaşması yapan iki takımın bu kararına, ligin ilk yarısında Bursaspor uydu. Ancak Ankaragücü - Beşiktaş maçında çıkan olaylarda sarı - lacivertli taraftarların arasında Bursasporlular'ın da olduğunu öğrenen siyah - beyazlıların Başkanı Yıldırım Demirören, "Bursa'ya seyircimizi götüreceğiz" açıklaması yapmıştı.
Kupa maçı için takımla birlikte İzmir'e giden Demirören, uçakta Kenan Öner ve Celal Kolot ile bir durum değerlendirmesi yaptığı belirtildi.
Beşiktaş Başkanı'nın, "Eğer Bursaspor Yönetimi seyircimizi stada sokmuyorsa o zaman biz de maçı protokol tribününden seyretmeyelim. Bizim seyircimize ayrılan bölüm boş kalacağına gerekirse biz yönetim olarak gidip açık tribünde izleyelim" dediği öğrenildi.

http://www.milliyet.com.tr/content/futbol/bjk/index.html

Beni Takip edebileceğiniz diğer siteler

http://laroussek.spaces.live.com

http://kemalserkanyildirim.spaces.live.com bu da hazırlık aşamasında

http://ksyildirim14.spaces.live.com şimdilik hazır değil uğraşıyorum

Zürih yolcusu kalmasın


Beşiktaş, önce zorlandı Sheriff 10 kişi kaldıktan sonra rahatladı, ikinci yarıda Bobo (2) ve Koray'ın golleriyle Moldovalı rakibi önünde tur atladı, Şampiyonlar Ligi 3. ön elemede İsviçre'deki ilk randevu için bileti kaptı


Ofans akla gelince

Üzülmez'e Köln'deki dev kapışmada, tahriklere kapılıp, kırmızı kart gördüğü için kızmıştık!
Ne var ki, Sheriff maçının 26. dakikasında Mamah'la girdiği pozisyonda rakibine kırmızı kart çıkmasını sağladı, biraz olsun kendini affettirdi!
Mamah'ın oyun dışı kalmasından sonra kafamızdan,"Tamam, tur geldi" dedik.
Hayy demez olsaydık! Sanırsınız ki on kişi kalan Beşiktaş!
Sheriff, oyun sistemini değiştirmemiş, yine 4-1-4-1... Savunma blokunu hiç bozmadılar, sadece hücuma çıktıkları anda Kuchuk'u, Constancia ve Balima ile destekleyip, şeytan üçgeni oluşturdular. On kişi kalmanın eksikliğini topu ayağa oynayarak, kapattılar.
Beşiktaş mı ne yaptı? Pozisyon kovaladı, ilk yarıda "net" diyebileceğimiz bir pozisyon buldu.
Duran topta ileri çıkan İbrahim Kaş, yakaladığı pozisyonu gole çevirse, hem maçın önüne çıkacak, hem de yönetimine, teknik kadrosuna, arkadaşlarına "rahat" bir nefes aldıracak.
Beşiktaş ikinci yarıya biraz "istekli" ve "ofans" ağırlık bir anlayışla çıktı. Futbolda küçük, büyük takım yoktur. Nitekim Sheriff on kişi kalmanın ezikliğini bu yarıda yaşadı, çok adamla yüklendiği anda, 57.dakikada kalesinde golü gördü. 57 dakika sahada 'dolaşan' Bobo, sahne aldı, Kartal'a arzu ettiği turu getirdi.
Sheriff karşısında tura kanat çırpan Kartal, şimdi önce Konya ile Süper Lig'e 'merhaba' diyecek, ardından da Zürih önünde deplasmanda Şampiyonlar Ligi kapısını zorlayacak.
Aslında bu maçta da 'Banko' Beşiktaş'tır. Ama, futbol bu, ne zaman, ne olacağını kestiremezsiniz. Şartlar ne olursa olsun Beşiktaş, Devler Ligi'ne girmek zorundadır. Aksini düşünmek bile istemiyoruz!




www.milliyet.com.tr den alınmıştır.

İş dünyasında öne çıkmanın ilk adımı: Üniversite


Çok değil, iki ay sonra ÖSS stresini daha yeni üzerlerinden atmış gençler yepyeni bir dünyaya adım atacak. Sınava hazırlanırken meslek edinme, iş bulma gibi kaygılar öne çıksa da yüksek eğitimin kişiliğin olgunlaştığı çağa denk gelmesi üniversiteyi başka bir yere taşıyor. İzmir Ekonomi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Attila Sezgin’in deyişiyle ‘Üniversiteyi kazanmak ülkemizde halen bir sonuca ulaşmak olarak algılansa da aslında bir başlangıç.’ Sezgin üniversitede geçirilen sürede kişinin hem akademik hem sosyal hem de kültürel anlamda kendisini gelecek 20-25 yıl için hazırladığını söylüyor.

Okula başlayınca belki derslerden başını kaldıramayan, arkadaş ve ‘kantin’ ortamına kendini kaptırıp bu sürenin nasıl geçtiğini anlamayanlar olacak ama üniversite yıllarına sığdırılabilecek o kadar çok şey var ki... Yalnız 3. sınıfta değil her yaz tatilinde staj yapıp kendinizi geliştirebilir, Rusça ya da Çince öğrenebilir, öğrenci kulüplerinde hiç bilmediğiniz bir alanı keşfedebilir ya da gönüllü çalışmalarla hayatı tanıyabilirsiniz. Üniversiteye başlayacaklar için önerilerini ve kendi çalışmalarını anlatan akademisyenler, iş dünyası ve insan kaynakları uzmanları da aynı görüşte birleşiyor: “Üniversite dönemini boş geçirmeyin!”

'ASYA DİLLERİ VE RUSÇA ÖNEMLİ'

Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Attila Aşkar: "Öğrencilerin kendini geliştirmesi, toplumu ve dünyayı tanıması lazım. İnisiyatif alan ve takım olarak çalışabilen kişiler olmalılar. Staj çok önemli. Stajın iş hayatının yararına olduğu anlaşılmalı; fireyi azaltır, yetenekleri ve zaafları önceden tanır ve hatta deneyimlerini üniversitelere aktararak ihtiyaca cevap verir profilde mezunlar çıkmasını sağlar. Bizim Koç şirketleriyle bazı protokollerimiz var ama öğrencilerimiz sadece bununla sınırlı değil, farklı şirketlere de gidiyorlar. Gönüllü çalışarak da öğrencinin ufku genişler; ihtiyacı olanlara bir şeyler vermenin hazzının yanı sıra topyekûn ilerlemenin de ancak böyle olacağını görür ve daha sağlam ilerlemek için altyapı geliştirir. Ayrıca iki yarım dil bilmek yerine, bir dili tam bilmek daha önemli. İkinci bir dil olarak Avrupa dillerinden ziyade Asya dilleri ve Rusça daha önemli. Arapça da ilginç bir dil olabilir. Japoncadan ziyade Çinceyi tavsiye ediyorum."

'SORGULAYAN BİREYLER OLMALILAR'

Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tosun Terzioğlu: "Çağımızın meslekleri, disiplinlerarası düşünme yeteneği gelişmiş, sorunlara farklı bakış açılarıyla yaklaşabilen, sorgulayan bireyler yetiştirilmesini gerektiriyor. Öğrencilerin üniversitede de bu nedenle iyi çalışması lazım. Öğrencilerin her alanda yetkin ve kendine güvenen, çok boyutlu ve bağımsız düşünce yeteneğiyle donanmış, toplumsal sorumluluk bilincine sahip bireyler olarak, üniversitede öğrendikleri kuramsal bilgileri, kurum ve kuruluşların oluşturdukları projeler doğrultusunda uygulama alanına aktarmaları gerek. Bu yüzden tüm öğrencilerimizin 1. sınıftan itibaren farklı kurum ve kuruluşlarda staj yapmalarını teşvik ediyoruz. Sanayiyle işbirliği içinde çalışarak gerçek hayatta karşılaşacakları problemleri daha okuldayken çözmeye başlamalarını sağlıyoruz. Ayrıca gönüllü çalışmak artı bir değer yaratır. Üniversitemizde de bir toplumsal duyarlılık projesinde görev almak her öğrenci için bir zorunluluk."

'TEK BOYUTLU OLMASINLAR'


İzmir Ekonomi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Attila Sezgin: "Öğrencilere tavsiyem, zamanı iyi kullanmayı, planlı, programlı yaşamayı üniversitede öğrensinler. Tek boyutlu olmasınlar. Dersler, stüdyolar, atölye ve laboratuvarlar dışında kütüphanelerde de vakit geçirsinler. Değişim öğrencisi olarak yurtdışında en az bir dönem okusunlar. Bizim tüm akademik programlarımızda uygulama çalışmaları öncelikli, 'Embryonix' projesi kapsamında da yaratıcı ve özgün fikirler öğrenciyken hayata geçiriliyor.

İş dünyası kendini çok boyutlu yetiştirmiş kişileri istiyor. Bu çok boyutluluğun önemli öğelerinden biri de sosyal olarak gelişmek. Bu ise ancak bir karşılık beklemeden gönüllü hizmet etmekle olur. Biz de 'öğrenci dekanlığı' bünyesindeki 50’ye yakın öğrenci kulüp ve toplulukları vasıtasıyla öğrencilerimizin sosyal ve kültürel boyutlarını geliştirmeye çalışıyoruz."

'ÜNİVERSİTELERDEKİ TEKNOLOJİ SANAYİYLE BULUŞMALI'

ODTÜ Rektörü Ural Akbulut: "Tüm üniversite öğrencilerine tavsiyem; derslerinin yanı sıra kültürel, sosyal ve sportif etkinliklere mutlaka vakit ayırmaları. Tüm öğrenciler en az bir spor branşında kendilerini geliştirsin, bir hobi edinsin ve okullarında düzenlenen bilimsel veya sosyal bir organizasyonda aktif rol alsın. Diğer taraftan üniversite-sanayi işbirliğini ileri düzeylere taşımak için üniversitemizin örnek bir uygulaması da bulunuyor. Öğrencilerimizin bir bölümünün mezun olduktan sonra iş kuran, istihdam yaratan insanlar olmalarını sağlamak amacıyla bir girişimcilik merkezi kurduk. Üniversitelerimizdeki ileri teknolojiyi sanayiyle buluşturursak önümüzdeki 10 yıl içinde ülkemizin birçok kentini çok önemli bir noktaya getirebiliriz. OSTİM ile ODTÜ ve ODTÜ-Teknokent arasındaki karşılıklı işbirliği bir süredir aktif olarak devam ediyor."

http://www.insankaynaklari.com